10 Mayıs 2011 Salı

Fotoğraf ve Sanat üstüne saçmalamalar...


 Onlarca Martı fotosu ardından en iyilerinden biri bu oldu. Elimdeki lensle artık en iyisi bu diyorum ve Martı fotoğraflarına artık bir son veriyorum.. Aslında elimde bir tele objektif olsa bile o kocaman objektifle martı fotoğrafları artık çekmem ki zaten tele almaktan da vazgeçtim çünkü bu konuda yapabileceğim ne varsa elimdeki lensle yapmaya kararlıyım. İleride geniş açı alabilirim ki zaten aslında sevdiğim açı da gerek dağda gerekse şehirde budur ve onun eksikliğini hissettim özellikle iç mekan çekimlerinde... 

 Yeni bir DSLR alacak kişilere tavsiyem gövdeden ziyade lenslere odaklanmaları ve bütçelerini buna göre ayarlamalarıdır. Ücretsiz basit foto editör programlarıyla normal bir lensle yapılan makro çekimlerden zaten croplayarak çok güzel işler çıkartılabiliyor fakat hiç bir editör geniş açının yapabileceğini tabii ki yapamıyor. Ve tabii ki unutulmamalı ki en iyi gövde ve en iyi lensler bile iyi bir fotoğrafı hiç bir zaman garanti etmez..

 İyi fotoğraf nedir sorusu zaten çok izafi bir konudur ki bana göre fotoğrafçının çekmek istediği "an" ı en iyi şekilde yakalayabildiği fotoğraf bence iyi bir fotoğraftır. En başında bir ikilemle karşı karşıyayız : gözümüzle gördüğümüz gerçek görüntüyü her halukarda küçücük bir kareye sığdırmak ve o kareye daha sonra bakıldığında o yakalamak istediğimiz gerçek görüntüyü bakan kişinin zihninde gerçeğe en yakın şekilde oluşmasını sağlamak. Üye olduğum fotoğraf sitelerinde incelediğim fotoğraflar içinde beni yakalayıp içine çeken ve gerçek görüntüyü zihnimde oluşturan yani o ana götüren fotoğraf sayısı çok çok azdı. 

 Geçmiş yıllarda uğraştığım diğer sanatsal uğraşlarda "ilk dikkat" ile birlikte "ikinci dikkat"i de çeken yaratımların bu konuda başarılı sonuçlar verdiğiydi. İkinci dikkatte -tam olmasa da bilinç dışında- izleyicide istenen algıyı oluşturabilmek için izleyiciye bir tür tuzak kurmak gerekmekte ki zaten bir ürünü "sanat" yapan da bence bu tuzaktır. Ben bu tuzak konusunda fotoğrafta neler yapılabilir diye düşünürken bir ikilemle karşı karşıya kaldım : kurguyu belli etmeden kurgularken aynı zamanda çekilen an'ın doğallığına müdahale etmemek...

 Özellikle kurgulanmış bir eserin kurgu olduğu saklanmadan yapılan çalışmalar her ne kadar etkileyici olsa da yine de bende istediğim etkiyi yaratamıyor ve sadece "hoş bir kurgu" olarak kalıyor. Bu tıpkı rol yaptığını belli eden bir oyucunun oynadığı oyunun yarattığı havada kalan etki gibidir. 
bazı fotoğraflarda da fotoğrafçının iyi bir fotoğraf çekme tutkusu sanatsal yaratım tutkusunun önüne geçmekte ki bu en hafifiyle yavan bir tat bırakıyor insanın zihninde ki bunun aslında en iyi örneğini edebiyatta görmek mümkün : Orhan Pamuk, Paul Auster eserleri bunlara en iyi örnektir...

2 yorum:

Edibe Eda Toğaç dedi ki...

Ve gördüm fotograflarınızı 500 px tede tebrik ediyorum muhtesemler :)) cok alakadarımdır makınamı aldıgımda makınamın uzun bır sure elımden çekecegı bır gercek fotografcılık o kadar huzur verıcı kı ,,,

Birdy dedi ki...

teşekkür ederim... muhteşem değiller tabii ki :))