1 Şubat 2011 Salı

Beyaz Büyü : Kar...


 Bu sabah evden çıktığımda kar yağmaya başladı bulgur tanesi gibi sertti ve ağaçların dallarına çarparken hafif sert bir ses çıkartıyordu… Şimdi hafif hafif yağmaya devam ediyor… Çocukken kardeşlerimle kar yağmaya başlayıp tek tek düşerken bir ayin yapardık : Yağ kar yağ..çok hızli yağ ! diye karın temposuna göre ayinimiz hızlanırdı…

 Çocukken böyle kış günleri çok daha heyecanlıydı,gece yatmadan önce sabah kalktığımda her yerin bembeyaz olacağını hayal ederdim ve bazen olurdu da ve annem beni yataktan çıkartabilmek için “kalk bak pencereden bak her yer bembeyaz..” derdi ve ben yataktan fırlardım. Evimizin karşısındaki dağın etekleri bütün çatılar sokaklar her yer bembeyaz, nasıl da sevinip avazımız çıktığı kadar bağırırdık …

 Büyümenin en güzel yanlarından biri de kışın ortasında dağda yaptığım kamplar olmuştur, metrelerce karın üstünde 1-2 saat yürüyerek kamp yerine varmak ve 1-2 gece o karda kamp yapmak,muhteşemdir.  Bu kampları güneşli kış günlerinde yapardık ve pırıl pırıl masmavi gökyüzü altında bembeyaz ormanda yürürdük, tüm dağ açık hava buzdolabı gibidir böyle zamanlarda her yer ve her şey donmuştur…

 Sis çöker ormana bazen ve o zaman pırıl pırıl bembeyaz kar altındaki orman beyaz bir  griliğe gömülür,ağaçlar öte dünya denilen diyarın hiç de ötede olmadığını aksine bizzat içinde olduğumuzu fakat ancak böyle zamanalrda görebildiğimizi bize fısıldarlar rüzgarla dansederken… Bu siste eriyip yitmemek için yapılacak tek şey bir ateş yakmaktır çünkü ateşten korkar tüm vahşi yaratıklar…

 Bu sabah evden çıkarken kar başlamıştı yğmaya,bu sabah şubata girdik ki şubat ayı kar ayıdır.. Kışlar da eskisi gibi değil artık ne kadar uzun olurdu eskiden...

Hiç yorum yok: