11 Ocak 2011 Salı

Diyalektik


 Antik yunan filozoflarından Herakleitos : her şeyin bir nehir gibi aktığını ve aynı nehirde 2 kez yıkanılamayacağını söylemişti. Bununla tabii ki kastı suyun sürekli aktığı gibi yaşamın da sürekli değiştiğiydi. Evrende her şey sürekli bir hareket halindedir. Durağan görünen her şey atomik düzeyde de olsa bir hareket halinde olup evren içindeki diğer nesnelerle de etkileşim halindedirler sürekli. Evrende hiç bir olgu bir başka olgudan tam olarak bağımsız değildir ki olması da mümkün değildir. 
 Diyalektik kavramı eski yunanda başlarda "Tartışma Sanatı" anlamında kullanılmaktaydı ama sonrasında kavram, "karşıtlık ilişkisinden hareketle doğruya ulaşma hedefli araştırma ve düşünme yöntemi" anlamına gelecek şekilde değişti. Değişim ve hareketin itici gücü çelişkidir ve diyalektik yöntem bu noktada çelişkinin mantığıdır. Herakleitos böyle demişse de bir yöntem olarak diyalektiği etkili bir şekilde bilinen ilk kullanıcı Sokrates'dir. Platon'dan günümüze ulaşan eserlerde Sokrates'in bu yöntemi nasıl kullandığı açıkça görülür. Yeniçağ Avrupa düşünce tarihinde diyalektiği yöntem olarak canlandıran Kant olmuştur ve ondan sonra da sırasıyla Hegel ve Hegel'de ters duran diyalektiği doğrultan Marx...
 Hegel'e göre değişim ve gelişim yani tarih, doğada ve toplumda somutlaşan ona yansıyan "Mutlak Tin" e dayanırken Marx a göreyse tam tersi olup idea'yı yaratan doğada ve toplumda yani insanın bilincinin dışındaki süreçlerdir.
Marx'ın diyalektik anlayışı materyalisttir yani bilgi duyular yoluyla elde edilir. Bilgi deneyimle elde edilir ve deneyimle sınanır. Bilginin saf düşünce ya da sezgi gibi duyu dışı yöntemelerle deneyimlenmeden elde edilmesine karşıdır. Marx'ın geliştirdiği bu diyalektik yönteme "Diyalektik Materyalizm" denir ve bununla tüm toplumsal süreçleri analiz etmişti. Diyalektik materyalizm bizzat gelişme olgusunu genel yasalara bağlar ve bu yasalar kurgusal olmayıp toplumun,doğanın işleyişinden içinden çıkartılmış tekrar bu işleyişe uygulanarak doğruluğu,gerçekliği denetlenmiş bilimsel yasalardır. Bu yasalar evrene dair gelişmenin değişimin anahtarlarını verir. zihinde düşünsel yasalar üretip bunu doğaya-topluma uygulamaz tam tersine mevcut sonsuz değişimin dayandığı doğal yasları bulup çıakrtır ve yine bu yasaları istenilen olguya uygular. Mesela bir ağacı incelerken aynı zamanda ağacın içinde olduğu ormana dair de bilgi edinilir ve ormana dair edinilen yeni bilgiyle tekrar ağaca dönülüp bakılır ve sonra tekrar elde edinilen yeni bilgiyle ormana dönülür..
Diyalektik materyalizm en net ve kısa tanımıyla "Marxizm"dir. Tarihseldir yani olguları tarihsel sürekliliği,devinimi içinde inceler ve bu yüzden Marx "Tarih öyledir çünkü o şartlar altında başka türlü olması mümkün değildir" demiştir. Şayet Marx bugün dünya yüzünde hakim olan burjuvazi sınıfına karşı olmayıp salt olguları açığa çıkaran bir burjuva filozofu olsaydı ismini duymayan, bilmeyen insan kalmaz adına sayısız methiyeler düzülürdü fakat malum nedenlerle hala insanlar tarafından bilinmemesi tanınmaması için uğraşılmaktadır hakim sınıf tarafından ama gelecekte bir gün mutlaka insanlar  bugünlere bakıp çok şaşıracaklardır eminim, böyle bir filozofu nasıl olur da kitleler bilmez araştırmaz, Marx'ı bilmeden nasıl üniversite mezunu olmuş insanlar diye...

Hiç yorum yok: